Yerebatan Sarayı (Sarnıcı)

Yerebatan Sarnıcı deprem riski tartışması ile gündemde.

0
1328

İstanbul’un altındaki en büyük kapalı sarnıç olan Yerebatan Sarnıcı görkemli özellikleri nedeniyle “Yerebatan Sarayı” olarak da biliniyor.

1500 yıllık tarihi ile İstanbul’un en görkemli yapılarından biri olan sarnıcın restorasyon çalışmaları sırasında daha önceki restorasyonunda konulan çelik gergilerin sütunları tutmadığı tespit edilerek hazırlanan acil hazırlanan restorasyon projesi hazırlanmıştır. Kültür Bakanlığı Koruma Kurulu’na sunulan proje kurul tarafından kabul edilmemiştir. Hatalı bulunan güçlendirme projesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yeniden hazırlanarak Koruma Kurulun onayına sunulmuştur. 

Yerebatan Sarnıcı, İstanbul’da Sarayburnu’nun tarihi yarımadasında, Ayasofya’nın güneybatısında yer alıyor. 532 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus döneminde inşa edilmiş olan yapı, Stoa1 Bazilikası2’nın altında yer aldığı için “Bazilika Sarnıcı” olarak biliniyor.

Sarnıç, 100 bin metreküpe ulaşan su depolama kapasitesi ile imparatorluk sarayının ve çevre binaların su ihtiyacını yüzyıllar boyu karşılamıştır. Sarnıcın suyu Bizans imparatorları Valens ve I. Justinianus tarafından yaptırılan, yaklaşık 1.100 metre uzunluğundaki Mağlova Kemeri ile Belgrat ormanlarındaki Eğrikapı’dan getirilmiştir. Yerebatan Sarnıcının inşasında 7 bin kölenin çalıştığı tahmin edilmektedir.

Bizans imparatorları saraydan taşınınca da sarnıç kapatılmış. İstanbul’un fethinden sonra ise, durgun su barındırdığı için Osmanlılar tarafından bir süre Topkapı Sarayı’nın bahçe sulamasında kullanılmıştır. Zamanla unutulan sarnıcı Bizans kalıntılarını araştıran Hollandalı araştırmacı ve gezgin Petrus Gyllius tarafından 1546 yılında yeniden açığa çıkarılmış.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında iki kez restore edilen sarnıç, 1985-1987 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kapsamlı olarak temizlenmiş ve ahşap bir gezi platformu yapılarak ziyarete açılmıştır. Yerebatan Sarnıcı, günümüzde tarihi bir müze olarak hizmet verdiği gibi çeşitli ulusal ve uluslararası etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır.

Olağanüstü bir sütun ormanı

Uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre, derinliği ise 9 metre olan dikdörtgenler prizması şeklindeki sarnıca elli iki basamaklı bir merdivenle iniliyor. Toplam 9.800 m2 alana sahip olan sarnıcın kalın duvarlarında ve zemininde tuğla kullanılmış. Hem duvarlar hem de zemin Horasan harcı ile sıvanarak su geçirmez hale getirilmiş.

Tavan, her biri dokuz metre yüksekliğinde olan 336 adet mermer sütun tarafından desteklenmektedir. Sarnıcın ağırlığı çapraz şekilli tonozlar ve çatının yuvarlak kemerleri sayesinde sütunların üzerinde taşınmaktadır. Sütunlar birbirlerinden beşer metre aralıklı 12 sıra, 28 sütun halinde simetrik olarak düzenlenmiş. Sarnıcın orta kısımlarından orijinal yapıda olmayan yer alan yaklaşık 40 metre uzunluğunda, 30 metre genişliğindeki bir duvar ağırlığa destek amacıyla onarımlar sırasında eklenmiştir. Duvarın arkasında kalan 40 sütun bu nedenle görülemiyor.

Sütunların büyük bir kısmı imparatorluğun çeşitli bölgelerindeki eski yapıların kalıntılarından getirildiği için farklı mermer çeşitlerinden oyulmuşlardır. Bazıları tek parçadan bazıları ise üst üste iki parçadan oluşan ve çoğunluğu silindirik olan sütunların başları da stil olarak farklılık gösteriyor. Sütun başları, bir kaç tanesi haricinde çoğunlukla iyonik ve korint stillerini yansıtıyor.

Gözyaşı Sütunu

Sütunlar içinde en dikkat çekenine “Gözyaşı Sütunu”dur. Sütunun üzerinde tavuskuşu gözü, dallar ve gözyaşı şekillerinden oluşan oymalar ve işlemeler yer almaktadır. Eski metinlerde sütundaki gözyaşlarının Büyük Bazilika’nın inşası sırasında ölen yüzlerce kölenin anısına olduğu ileri sürümektedir. 3

Medusa’nın başları

Mitolojiye göre; Euryale, Stheno ve Medusa adlı bu üç kız kardeşin Athena tarafından Gorgona4 çevrilmesi sonrası başı kesilen Medusa, göz göze geldiği herkesi taşa çevirme gücüne sahiptir.Medusanın başını kesen Perseus, düşmanlarını taşa çevirmek için Medusa’nın kesik başı ile savaşlara katılır ve kazanır. Bu nedenle Medusa Başı, antik dönemde bakanların taş kesilmemesi için ters veya yan olarak kılıç kabzalarına işlenmiş, sütun kaidelerinde kullanılmış, böylece kötülüklerden korunulacağı düşünülmüştür. Bu Medusa başlarından iki tanesi Yerebatan Sarnıcı’ndaki iki sütunun altında biri ters diğeri de yan olarak yerleştirilmiş kaide olarak yer almaktadır.

1Stoa: Antik Yunanistan mimarisinde bir sokak ya da agoranın yanında yer alan, üstü kapalı, sütunlu galerilere verilen ad. 

2Bazilika kelimesi Erken Hristiyan ve Ortaçağ mimarisinde, yan sahınları bulunan, galerili veya galerisiz kilise anlamına gelmektedir.

4Gorgonlar:Yunan mitolojisinde keskin dişli, saç yerine başlarında canlı yılanlar olan, dişi canavarlardır.

Bu yazı www.sözcü.com tr adresinde 20.12.2020 tarihinde haber olarak yayınlanması üzerine inşaat mühendisi Gülcan Ay tarafından yeniden düzenlenmiştir. Fotoğraflar  www.yerebatan.com/tr den alınmıştır.

Abone Listemize Kaydolun
inşaPORT Mail Aboneliği

Posta listemize abone olun ve e-posta gelen kutunuzda ilginç şeyler ve güncellemeler alın.

Abone olduğunuz için teşekkür ederiz.

Bir şeyler yanlış gitti.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.